0212 6608098 - 0212 6608099

KAS VE EKLEMLERE BANTLI TEDAVİ: KİNEZYOLOJİK BANTLAMA

3.10.2017
Kas ve eklemlere bantlı tedavi: Kinezyolojik bantlama

Mavi, pembe ve daha birçok farklı rengi bulunan kinezyolojik bantlar fizik tedavinin alanına giren birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılıyor. Yöntem uygun vakaların çoğunda ilk 24 saat içinde etkisini gösteriyor.

2012 Olimpiyatları’nı izlerken atletlerin birçoğunun bacak, diz ve kollarına yapışmış uzun, renkli bantlar dikkatimizi çekti. Aradan geçen zaman içinde futboldan voleybola, yüzmeden basketbola dek birçok farklı spor karşılaşmasında da aynı bantlar karşımıza çıktı. Yaklaşık 40 yıl önce, 70’li yılların sonunda Japon Kayropraktik Uzmanı Kenzo Kase tarafından geliştirilen bu yöntem, ilk zamanlar şüphe ile yaklaşılsa da son yıllarda fizik tedavi uzmanlarınca sıklıkla uygulanan bir rehabilitasyon yöntemi halini aldı. Farklı şekil ve renklerde uygulanan bu bantlar hakkında ayrıntılı bilgiyi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ahmet Sümen’den öğrendik.

Kinezyolojik bant nedir?

Bu materyal yapışma özelliği taşıyan, özel bir kumaş türü. İçinde herhangi bir ilaç bulunmuyor. Özel dokuma şekli nedeniyle tek yöne, yalnızca boyuna esniyor. Enine ise tutuculuk özelliği taşıyor. Bu bantların kullanıldığı kinezyolojik bantlama ise bir rehabilitasyon yöntemi. Yöntem, yaş sınırı olmaksızın kas, yumuşak doku ve eklem rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılıyor.

Biz bu bantları ilk kez 2012 Olimpiyatları’nda yarışan sporcularda gördük. Daha önce de kullanılıyor muydu?

Kinezyolojik bantlamanın geçmişi 70’li yıllara dayanıyor. Bilindiği gibi ortopedi alanındaki sağlık profesyonelleri buna benzer bantlama, bandajlama gibi sargı yöntemlerini rutin olarak kullanıyordu. Bu yöntemi geliştirip, patentini alan ve dünyaya yayan da Japon Kayropraktik Uzmanı Kenzo Kase oldu. Kinezyolojik bantlama zamanla geliştirildi, teknikleri artırıldı ve birtakım prosedürler oluşturularak bir tedavi yöntemi halini aldı. Ülkemizde tanınması ise 2012 yılına karşılık geliyor. O günlerde pek fazla ilgi çekmese de uygulama yaptıkça önemi fark edildi. Özellikle omuz bölgesinde rahatsızlık yaşayan, fizik tedavi, enjeksiyon yöntemleri gibi hiçbir tedaviden yanıt alamayan uygun vakaların bu yöntemden fayda sağladığı görüldü. Bu noktada yardımcı bir metottan öte, tek başına bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir mi soruları sorulmaya başlandı. Çünkü gerçekten uygun hastalarda doğru bant uygulaması yapılırsa, anlamlı olarak birçok tedavi yönteminden daha iyi sonuç alınabiliyor.

Diğer uygulamalardan farkı ne?

Bu yöntem en sık korse ve bandajlarla karıştırılıyor. Vücudun ilgili bölgedeki hasarlı dokusunun iyileşmesine yardımcı olmak amacıyla uygulanan bu yöntem, teknik olarak diğer uygulamalara benziyor. Ama korse ve bandaj gibi bir görev görmediği için eş tutulmuyor. Her uygulamanın farklı bir görevi var. Zaman içinde kanıtlanan etki mekanizmasından söz etmek gerekirse, cilt, cilt altı bağ dokusu ile onun altındaki kas ve yumuşak dokuların çalışma mekanizmalarını düzenleme görevi görüyor. Vücudun doğal iyileşme mekanizmalarını devreye sokuyor. Bu konuda en çok lenfatik akım, lenf ve yumuşak dokulardaki sinir uçlarını düzenlenmesiyle ilgili etki sağladığı görüşü savunuluyor, ki bu etki bizce de aşikar... Olimpiyat yarışları ve şampiyonalarda mücadele eden dünyaca ünlü elit sporculara uygulanıyor olması da bunun güzel bir göstergesi.

Hangi rahatsızlıkların tedavisinde kinezyolojik bantlama uygulanabiliyor?

Tecrübelerimize göre boyun ağrıları, yumuşak doku ağrıları (fibromiyalji), halk arasında kulunç olarak bilinen tetik nokta rahatsızlığı, bel ve boynun zorlanma sendromları, bel ve boyun tetik nokta rahatsızlıkları ile çok şiddetli olmayan bel ve boyun fıtıklarında kullanılabiliyor. Bir destek tedavisi olarak hastanın ağrısını azaltıp, günlük moral ve motivasyonunu yükseltmeye yardımcı oluyor. Bunun dışında en çok uygulama yaptığımız alanlar; omuz, dirsek ve diz. Omuz tendon zedelenmeleri, sıkışmalar, tenisçi dirseği, golfçü dirseği, osteoartrit olarak adlandırılan diz ekleminin kireçlenmesi ve diz kapağında kıkırdak hasarı olan hastaların tedavisinde oldukça etkili bir destek tedavi yöntemi olarak uygulanabiliyor.

Tedaviye dair dikkat edilmesi gereken noktalar var mı?

Öncelikle doğru teşhis, doğru hasta, doğru bantlama üçlüsünün bir araya gelmesi gerekiyor. Bu uygulamanın bir amacı olmalı. Örneğin kronik ya da akut tenisçi dirseği olan hastaların bantlama tekniği farklı oluyor. İyileşme safhasında ya da kronik dönemdeki hastalarda biraz daha güçlendirmeye yönelik bantlama yapılıyor. Akut dönemde ağrısı ve iltihabı şiddetli hastalarda ise o bölgedeki iltihabı azaltıcı, kasları, bağları ve dokuları dinlendirip, yumuşatmaya yani gevşetmeye yönelik yöntem kullanılıyor. Uygulamanın konunun uzmanı bir kişi tarafından, hijyen kurallarına uygun yapılması gerekiyor. Bantlanacak bölgenin alkolle temizlenmesi ve tüyden arındırılması önem taşıyor. Çünkü vücut tüyleri bu uygulamanın başlıca düşmanı. Ne yazık ki uygulama yapılan bölgedeki tüyler bandın yapışmasını engelliyor. Bu nedenle uygulama yapılacak bölgenin tüyden ya tamamen arındırılması ya da tüylerin azaltılması gerekiyor. Aksi halde bantlar, uygulamayı takip eden 30-45 dakikada vücuttan atılıyor. Bantlamanın ardından hastalar duş yapabiliyor. Hastalara uygulama yapılan bölgeyi saç kurutma makinasıyla hafifçe kurutmak öneriliyor.

Tedavi ne kadar sürüyor?

Normal şartlarda bu bantların vücutta 7-10 gün kalıyor. Yöntemin etkisi hızlıca alınabiliyor ve hastalar ertesi gün farkı görebiliyor. Bu nedenle de tek seferlik uygulama yetebiliyor. Ama bazı hastalarda gerekirse uygulama tekrarlanabiliyor. Ancak uzun süre rehabilitasyon gereken hastalarda, tendon yırtıklarında, ameliyat sonrası ortopedik hastalarda, kronik bel-boyun ağrılarında tekrarlamak oldukça fayda sağlıyor. Örneğin kronik omuz tendon zedelenmesi gibi sürekli kinezyolojik bantlama tedavisi alması gereken hastaların uygulamayı yapabileceğine kanaat getirilen bir yakınına yöntem öğretilerek, sürekli hekime başvurma zorunluluğu ortadan kaldırılabiliyor.

Bu tür durumlarda yanlış uygulama hastalığın ilerlemesine yol açabilir mi?

Elbette bu mümkün. Olası yan etkilerinin en önemlisi tedavinin işe yaramaması. İkincisi; ilgili kas ya da tendonun çalışma mekanizmasını bozarak, ağrının artırması. Bir başka yan etki de ciltte bozulmalar olması. Yanlış uygulamalar cildi kırıştırarak toplanmalara, yapısal bozukluklara, dermatit, alerjik ya da fiziki olarak yanık benzeri lezyonlara sebebiyet verebiliyor. Özellikle hareketin sık olduğu kas, tendon gibi bölgelerde doğru bantlanma olmadığı zaman ciddi tahriş de görülebiliyor. Özellikle açık yaranın olduğu bölgelere tam olarak temizleme yapılmadan uygulama olursa nadiren cilt altı enfeksiyonu da ortaya çıkabiliyor.

Bantların pembe, mavi, siyah gibi çok farklı renkleri var. Bunların bir anlamı var mı?

Aslında yok ama hastanın psikolojik durumuna göre ya da immün sistemi desteklemek amacıyla bazı hastalarda belli renkler tercih edilebiliyor. Akut, inflamasyonlu dönemdeki kas, eklem ve tendon tedavilerinde dingin, sakinleştirici mavi ve pembe gibi renkler tercih ediliyor. Kronik dönemde, kasın dinlenmesini değil, güçlenmesini istediğimiz sporcularda, ameliyat sonrası rehabilitasyon döneminde ise daha çok siyah, kahverengi gibi renkler uygulanıyor. Bunların yanı sıra host, hostes gibi göz önünde olan hastaların talepleri doğrultusunda ten rengi bant uygulaması da yapılabiliyor.

Bu uygulamayı kimler yapabilir?

Elbette sağlık profesyonelleri uygulama yapabiliyor ancak bununla ilgili olarak ülkemizde halihazırda bir yasal düzenleme bulunmuyor. Kinezyolojik bantlamayı genellikle bu konuda verilen eğitimleri alan fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları ile fizyoterapistler uyguluyor.

Sağlık Bülteni Sayfası